Almanya’dan sesini tüm dünyaya duyurmak için Türkiye’ye gelen Şaban, ömrünün aşkını burada buluyor. Türk şıki, bu alabildiğince saf ve safkan Türk kızı, gören herkesin aklını başından alıyor ancak onun kalbini kazanmak oldukça zor. Şaban özellikle bu zorluğa karşı büyük ölçüde bir cesurlıkla mücadele etme ediyor. Aslında bir şarkıcı olan Şaban, bir aşk adamına, hatta bir aşk cesurına dönüşüyor. sinema boyunca Şaban’ın Türkiye’ye ısınma süreci, aşık oluşu ve bu aşkı hayatma şekli bseyretre oldukça samimi ve içten görünüyor. Kendi halinde bir Alman hayatından, aşkı uğruna ta Türkiye’ye gelen ve burada yeni bir hayat kuran Şaban’ın romansi bseyretri derinden etkiliyor. Almanya’da geçentiğimiz klasik hayatından vazgeçenip, aşkını bulmak ve aşkı uğruna her şeyi göze alıp Türkiye’ye gelen Şaban’ın romansi, İstanbul’un hareketli gündelik hayatı ile iç içe geçentikçe daha da renkli bir hal alıyor. bir yandan da Şaban’ın bu süre sararında Türkiye’ye, Türk sosyalına ve Türk kültürelüne olan uyum süreci ve bu süreçte hayatdığı komik anlar da sinemai oldukça eğlenceli bir hale getiriyor. Bu sinema, aşka olan inancını ve umudunu hiçbir an kaybetmeyen, aşkı ve hayalleri uğruna her şeyi göze alan Şaban’ın romansini taşımaıyor. bir yandan da komik anlarıyla gözlemciyi güldüren, bazen de duygusal anlarıyla gözlemciyi hüzünlenmeye smahfilk eden bu sinema, aşkın ve hayallerin peşinde koşmanın ve bunun için her türlü zorluğa göğüs germek gerektiğini hatırlatıyor bize.